About Me

14 Kasım 2014 Cuma

Sunset Overdrive İnceleme

Kıyamet sonrası senaryoları gerek filmlerde gerekse de oyunlar da bolca gördük. The Last of Us gibi şaheserler ender de olsa çıksa da arada sırada saf eğlenceye odaklanan yapımlar da lazım. Şimdiye kadar oyun sektöründe bu açığı Dead Rising doldurmaya başarmıştı. Bir hamle de Insomniac tarafından geldi. Geliştirici ekipSunset Overdrive’la Dead Rising 3’ü alıp, içindeki birazcık ciddiyeti yok ederek ve yepyeni oynanış mekanikleri ekleyerek bizi Sunset City’ye attı.
Sunset Overdrive neresinden tutarsanız tutun her tarafından ciddiyetsizlik akan bir oyun. Yanlış anlaşılmasın, bunu oyunu kötülemek için söylemiyorum. Yapımcılar Dead Rising gibi hem ciddi hem de ciddiyetsiz olmak yerine sadece bir tarafa odaklanmış. Bu tip oyunları sevmeyen biri olarak Sunset Overdrive’a soğuk yaklaşmıştım, fakat oyunun başına geçtiğimde birbirinden eğlenceli saatler geçirince ben bile şaşırdım.
“Tüm insanlara elveda”
Oyunumuzun hikayesi ünlü bir firmanın yeni içeceğini tanıtmasıyla başlıyor. İçeceği tadanlar mutanta dönüşmeye başlıyor ve Sunset City’nin kaosa dönüşmeye başlamasıyla olaylar patlak veriyor. Yani anlayacağınız içecek olayı dışında Sunset Overdrive klasik bir kıyamet sonrası senaryoyu kendine benimsemiş. Hikayenin tek ilgi çekici yanı diyaloglar ve karşılaşacağınız yan karakterler. Bunun yanında ana karakterimizin (kendisinin ismi yok) bir oyunun içinde yer aldığının farkında olması ve Deadpool kadar olmasa da bunu oyuncuya aktarması hikayeden aldığınız mizahı güçlendiriyor.
Sunset Overdrive’ın oyuncuyu alıp götüren sürükleyici bir hikayesi yok, ancak mizahi konuda oyun gerçekten kaliteli. Kahkahalar atıp sandalyeden düşürecek kadar güçlü bir espri anlayışı olmasa da son zamanlarda deneyimlediğim en eğlenceli hikaye akışına sahip oyun oldu kendisi.
“Kelimenin tam anlamıyla akmak”
Hikayeyi bir an önce geride bırakıp oyunun en güçlü olduğu tarafa, yani oynanışa gelelim. Sunset Overdrive duyurusundan itibaren oyunculara akıcı ve eğlenceli bir oyun deneyimi sunacağını vaat etmişti. Şahsen geliştiricilere bu konuda çok güvenmemiştim. Fakat akıcı ve yerinizde duramadığınız bir oynanış sistemini neredeyse sorunsuz bir şekilde oyuncuya aktarmayı başarmış Insomniac Games.
Sunset Overdrive’ın temelinde kaymak yatıyor. Parmaklık, elektrik telleri, çatı kenarları gibi sivri kenarlı her yerden kayabiliyorsunuz. Objenin üstüne zıpladıktan sonra X tuşuna basarak nesneye yerleşiyor ve kaymaya başlıyorsunuz. Tek tuşla elektrik telinin altına veya üstüne geçmek, duvardan koşmak, bir objeden bir diğerine atlamak son derece rahat ve akıcı. Bazı ender anlarda istemediğiniz hareketler yapsanız da oyuncuya sunulan böyle çeşitli bir mekanikte o hataları çok az umursamıyorsunuz.
Dövüşlerde de aynı akıcılık yerini koruyor. Çatıdan çatıya süzülürken düşmanları asfalta yapıştırmak, raylardan kayarken karşınıza çıkan düşmanı gökyüzüne yollamak gibi say say bitiremeyeceğim bir sürü çeşitlilik bulunuyor. Doğal olarak “neden normal öldürmek varken oradan oraya atlayayım ki” diyebilirsiniz. Geliştiriciler karşımıza iki cevapla gelmiş. İlk etken hareket halinde olmazsanız ölümünüz saniyeler içinde gerçekleşiyor. Çok kısa bir süre içerisinde etrafınızı sarılmış veya kendinizi kurşun yağmuruna tutuluyorken bulabilirsiniz. İkinci etkense kombo sistemi. Oyunda yaptığınız her hareket kombo seviyenizi arttırıyor. Sürekli elektrik telinde kayıp mutant öldürmek kombonuzu sadece belli bir seviyeye çekecektir. Daha yüksek kombolara çıkmak için elektrik telini, çatı kenarlarını, yakın dövüş silahınızı ve en önemlisi yaratıcılığınızı ardı ardına kullanmanız lazım.
Komboların işe yaradığı yerse Amp’ler. Amp bir nevi Sunset Overdrive’daki geliştirme sistemi demek. Oyun boyunca çeşitli yerlerden elde edeceğiniz Amp’leri silahınıza veya karakterinize takabiliyorsunuz. Silahınızı alevlendirmek, yakın dövüş silahınızın hortum çıkartması, yürürken yer altından alevler yükselmesi gibi bir sürü faydalı özelliğe sahip olabiliyorsunuz. Bu özelliklere kavuşabilmek için Amp’leri takmanın yanında kombo seviyenizi yükseltmeniz gerekli. Dört seviyeden oluşan sistemde örnek olarak ikinciye gelince yakın dövüş silahınızdan hortum çıkıyor, üçüncü seviyede Terminator edasıyla yürüyebiliyorsunuz. Oldukça zor olan dördüncü seviyeye ulaştığınızdaysa ortalık tam anlamıyla festivale dönüyor.
Insomniac Games’i tanımlamak için kullanacağım kelimeler birçok oyuncuda olduğu gibi çeşitli silah yelpazesi olacaktır. Yapımcıların Ratchet and Clank, Resistance ve Fuse oyunlarında en göze çarpan özelliği silahların hem eşsiz hem de çeşitli olmasıydı. Sunset Overdrive’da da bu özellik korunmuş, hatta daha da ileriye taşınmış. Klasik tabanca, shotgun, makineli tüfek gibi silahların yanında alanı donduran, tabancalı robot çıkartan, elektrik atan gibi birçok silahla birlikte oyunu bitirmeme rağmen deneme şansı bulamadığım çeşit çeşit silah da yer alıyor. Insomniac Games bu konuda kendini her oyunda geliştirmeyi çok iyi biliyor.
“Bir rüyanın sonu”
Oyunun en güzel yanı oynanışından sonra sıra geldi en kötü taraf olan görevlere. Orta şeker bir hikaye sunan Sunset Overdrive görevler açısından sınıfta kalıyor. Çoğu açık dünyada olduğu gibi Sunset Overdrive da ana görevlerin farkını ortaya koyamıyor. Oyun boyunca yapacağınız çoğu görev, açık dünyada gezerken yaptığınız şeylerin üstüne bir anlam katılmış halinden ibaret. Serbestçe gezerken giremeyeceğiniz bir mekana veya mekaniğe neredeyse hiçbir zaman sokmuyor sizi.
Yan görevlerse ana görevler kadar hayal kırıklığı olmadı benim açımdan. Yine ana görevlerdeki gibi vasat görev içerikleri olsa da hikaye anlamında içleri dolu birçok görevle karşılaşmanız mümkün. Ana görevlerde çokça karşınıza çıktığı için biraz tadını yitirse de tower defense mekaniğine sahip ilginç bir yan görev çeşidi de oyuncuya sunulmuş durumda.
Şehrimizin adı oyunun da ismini aldığı Sunset City. Üç kısmı ayrılan şehir boyut olarak elbette GTA serisiyle yarışacak ölçüde olmasa da gayet tatmin edici seviyede. Atlayıp zıplayabileceğiniz objelerin düzgün bir şekilde konulmasının yanında çevresel olarak da yeterli bir çeşitlilik sunuyor.
“Mutantlı festival”
Karşımızda konsola özel bir oyun duruyor. Yani görsel olarak beklenti oldukça büyük. Sunset Overdrive bu beklentiyi çoğunlukla karşılamayı başarmış. Rengarenk bir renk paleti sunan oyun yakına girmediğiniz sürece çok güzel gözüküyor. Yakına girdiğinizdeyse bazı kaplamaların ve karakter grafiklerinin yeteri kadar başarılı olmadığını görebilirsiniz. Yine de bu durum göz zevkinizi çok ama çok az baltalıyor.
Müziklerse oyunun en beğendiğim taraflarından biri oldu. Genellikle rock tarzı müziklerin çaldığı oyunda sürekli hareket halinde olduğunuz için doğru bir seçim yapıldığını söyleyebilirim. Üstelik sadece rock ile de yetinmeyip birkaç çeşit müzik türünü daha oyunun içine yedirmiş Insomniac. Seslendirmeler ise müziklerin yanında kendini öne çıkartacak kadar kaliteli olmasa da işi kotarmayı başarmış.
***
Sunset Overdrive oldukça başarılı bir oyun. Her Xbox One sahibinin oynaması gereken bir oyun olmasa da şimdiye kadar bu konsola özel olarak çıkan en kaliteli aksiyon oyunu. Oyunlarda ciddiyet benim için çok da önemli değil, bana kafa dağıtmalık, çok vakit harcamayacağım keyifli bir oyun lazım derseniz sizi çok bekletmeden Sunset City’ye alalım. Burada bol bol ölmeye meraklı mutant sizi bekliyor.
OYUNUN ARTI YÖNLERİ
  • Hareketli, rahat ve akıcı oynanış,
  • Mizah seviyesi,
  • Müzikler.
OYUNUN EKSİ YÖNLERİ
  • Görev tasarımları,
  • Hikaye mizah dışında etkileyici değil.
inceleme puanı
8.0
  • Grafik:8.6/10
  • Ses / Müzik:8.8/10
  • Hikaye / Atmosfer:7.0/10
  • Oynanabilirlik:8.5/10

3 yorum: