Merak etmeyin, okuyacağınız bu Resident Evil 7: Biohazard inceleme yazısında, hikaye ile alakalı keyfinizi kaçıracak kilit bir bilgi yer almıyor. Gönül rahatlığı ile okuyabilirsiniz. Ana karakterimizin adı,Ethan Winters. Kendisinin; yaşını, işini veya suratı hakkında pek bir şey bilmiyoruz.....
Yeni bir sızıntı, iPhone 6S'in beklendiği gibi Eylül'de geleceğini söylüyor. Bu bilgi doğruysa Apple, yeni telefonunu önceki üç amiral gemisiyle aynı zamanda yayınlamış olacak.
Apple, yeni mobil işletim sistemi iOS 9'u Kaliforniya'nın San Francisco şehrindekiWWDC 2015 etkinliğinde dünyaya gösterdi. iPhone ve iPad'lerin yeni işletim sistemi iOS 9, bir önceki iOS 8'e kıyasla daha az yeni özellik sunuyor. Ancak iki işletim sistemi arasında bazı farklar var. Aşağıda bu farkları gözden geçireceğiz.
HTC One M9 resmi olarak tanıtıldı; uzun zamandır devam eden dedikodu fırtınası da nihayet sona erdi. Bilinmeyenler cevaplarını bulduğuna göre sıra, bizim de yerinde izlediğimiz HTC'nin MWC 2015 etkinliğinde One M9'u elimize alıp, kısa da olsa denemeye geldi.
Windows 10 denildiğinde akla şu iki kelime geliyor: "Bedava" ve "Başlat Menüsü". Yeni işletim sisteminin Windows 8'de kaldırılan Başlat Menüsü'nü geri getirdiği doğru, ancak "bedava" kısmına dikkat etmek gerekiyor. İşletim sistemi 29 Temmuz'da piyasada olacak ancak Microsoft, bazı konuları halen tam olarak açıklığa kavuşturmuş değil.
Turtle Rock Studios'un beklenen oyunu Evolve, hepimizin de bildiği gibi zorlu bir açık beta dönemine girdi. İlk izlenimin her zaman, her şeyden önemli olduğu oyun dünyasında Evolve bu savaştan nasıl çıktı dersiniz?
Yaratık mı, yoksa yine yaratık mı?
Oyunun yapımcısı Chris Ashton, bugün yaptığı açıklamalarda oyuncuların betada yaşadıklarını ve geri dönüşlerini değerlendirdiğini belirtti; sonuç için harika bir infografik hazırladı. Xbox One'da yapılan açık betaya birçok oyuncu katıldı ve firma, oyuncuların geri dönüşünden bir hayli memnun kaldı.
Açıklananlara göre oyunda Avcılar ve Canavarlar tarafları neredeyse eşit olarak dağılmış. Yani hiçbir şekilde bir denge ve oran kayması olmamış. İki tarafın yenme yenilme oranlarının da neredeyse eşit, fakat Canavarlar kısmının biraz daha önde olduğu da açıklanan bilgiler arasında yer alıyor.
Turtle Rock Studios, istediklerini elde ettiğini söylüyor. Geri dönüşlerin istedikleri gibi olduğunu, bu konudaki çalışmaların artık daha da hızlanabileceğini açıklıyor. Oyundaki en büyük değişikliğin ise Canavarlar tarafından Wraith'e geleceği de açıklananlar arasında.
Her ay olduğu gibi Playstation Plus üyesi kullanıcılar ücretsiz oyunlarını alacaklar. Birkaç dakika önce yapılan bir açıklamayla bir sonraki ayın ücretsiz oyunları da belli oldu. İlk bakışta Thief, Transistor ve Rogue Legacydikkat çeken oyunların başında geliyor. Her konsol için güzel oyunların olduğunu söyleyebiliriz.
Şubat Ayı PS Plus Oyunları
Bu ayın plus üyeleri için güzel olacağı tahmin ediliyordu. Açıklanan oyunlarla birlikte tasdiklenmiş oldu. Her konsol için ayrı ayrı güzel oyunlar listede yer almakta. Özellikle Playstation 3 kullanıcıları için iki güzel oyun yer alıyor. Playstation 4 kullanıcıları için ise 84 inceleme ortalamalı Transistor yerini almış durumda.
Vita için ise Kick & Fennick gibi henüz çıkışını yapmamış bir oyun seçilmiş. PS Plus üyeleri oyun çıkar çıkmaz ücretsiz olarak yapımı edinebilecekler. Bunun yanı sıra Rogue Legacy'de konsolda güzel bir tercih olabilir. Listenin tamamı ise şöyle:
***Bunca zamandır aklımda kalan en acı hayal kırıklıklarından birine yer vermenin zamanı geldi. Birazdan anlatacaklarım gerçek olup, konsolunu tutkuyla seven oyuncuların ağır nöbetler geçirmesine neden olabilir.***
Aval aval etrafa bakıp yanımdaki kalorifer peteğinin üzerinde parmaklarımı gezdiriyordum. Karşımdaki bilgisayarı çoktan açıp, bizim evde olmayan o “internet” adlı şeye ulaşmıştım. Adres yerine “www.naughtydog.com” yazsam da ekran hala gelmemişti. Oysa adresi doğru yazdığıma emindim. Kafamda naug’dan sonra h, y ve t harflerini kodlamıştım bir kere. Nasıl okunduğu konusunda bir fikrim yoktu, önemli de değildi zaten. Bilgisayara biraz daha vakit verip kasanın hemen üstündeki CD’lere gözüm gitti. Nsync yazılı olan ve kapağında garip erkeklerin poz verdiği bir CD en üstte duruyordu. Onu kaldırdığımda Britney Spears’ın bir başka CD’sini buldum. “Bu kız ne garip şeyler dinliyor,” diye geçirdim kafamdan. Müzikle o sıralar hiç ilgim yoktu.
Ben CD’lerin içindeki resimlere bakarken bilgisayar ekranı yavaş yavaş açılmaya başladı. Kahramanım Crash Bandicoot’un resmini gördüğümde derhal fareye sarıldım. “Doğru yazdığımı biliyordum,” dedim kendi kendime. Bilinmedik yazılarla dolu internet sayfasında tek tanıdık gelen şey Crash’in 4 farklı oyununa ait isimlerdi. Şimdiye kadar Crash Bandicoot, Crash 2: Cortex Strikes Back, Crash 3: Warped ve Crash Team Racing’i deliler gibi oynamış, yine de içimdeki heyecanı yatıştıramamıştım. Cıvıl cıvıl görünen ekranda “Gallery” kelimesi şans eseri dikkatimi çekti ve farenın sol tuşuna dikkatlice basarak bıraktım. Deniz abla bu konuda beni uyarmış, farenin hassas olduğunu söylemişti. Gittiğim yerlerde efendi davranmaya çok dikkat eder, yaramazlıklarımı eve saklardım. Bu sefer sayfanın açılması daha uzun sürdü ve ben odadaki diğer şeylere göz gezdirmeye başladım. Oda sarışın kızların posterleriyle doluydu. Yarısının köşeleri neredeyse yok olmuş, bantlar dışarı doğru dönmüştü. “Beceriksiz,” diye geçirdim içimden. Posterlerimi asmaya her zaman özen gösterirdim. Benim odamdaki dolabın kapakları Pokémon resimleriyle doluydu ve hepsini son derece dikkatli yapıştırmıştım. Annem buna sürekli kızıp bana yapıştırmamam gerektiğini söylese de onu dinlemezdim. Kaç yaşına gelmişim ona mı soracağım.
Bir kafada dolanan düşünceler silsilesinden sonra ekran yeniden değişmeye başladı. Heyecanla ekrana gözlerimi diktim. Oyunlarda hiç görmediğim güzellikteki resimler yavaş yavaş karşıma çıkmaya başladığında heyecandan gıcırdayan sandalyeyi kırmak istedim. Şiddet eğilimim vardı ama efendilikten ödün vermek istemedim. Bir sürü anlayamadığım yazı eşliğinde araya serpiştirilmiş Crash resimleri beni deliye çevirdi. Üstelik her oyun için ayrı resimler, ayrı bölümlerin ve karakterlerin çizimi yer alıyordu. Orada vaktin geçtiğini nasıl anlamazken babam kapının eşiğinde belirdi. “Barkın’cım gidiyoruz, hadi,” cümlesi o evde en nefrettiğim cümleydi. Hem Deniz ablanın babası da evde olmadığı için babamları biraz daha kalmaya ikna edecek biri de yoktu. Deniz ablanın babası Ankara’ya gitmiş, “insanlar neden başka bir yere gider ki,” diye kafamda sorgularken tüm yol boyunca Crash’in resimlerini hatırlayarak günü mutlu noktaladım. Eve vardığımda çılgınca PlayStation’da Crash oynamak istesem de babam evdeyken PlayStation’ı açmamam gerektiğini biliyordum. Ne saçma kural! Bir gün bana ait tüm eşyaları alıp başka bir yerde kalacağım, PlayStation da buna dahil.
***Ertesi gün okulda bir çocukla kavga ettim. Sıradan bir gündü ve her zaman olduğu gibi kavga kaçınılmazdı. Futbolcu kartları benim için çok önemliydi ve onları sırayla saklamaya özen gösterirdim. Muratcan isimli başka bir sınıftan çocuk ise sürekli beni dürterek “kapışmak” isterdi. Oyunun tek kuralı futbolcunun yanında yazan en büyük rakamdı ve hep ona göre oynamıştık. Bu ise kendi kafasına göre kurallar üreterek tüm kartlarımızı almaya başladı. Tenefüs zilinin çalmasıyla beraber sinirlerim iyice tepeme çıktı ve çocuk hala “geç gideriz, hadi oyna,” diye üstüme geliyordu. Son kartımı da hızlıca alıp cebine atması üzerine tepem attı. Aynı Mega Man gibi yanda duran plastik sandalyeyi alıp çocuğun üstüne fırlattım. Çok güçlü hissettim! Mega Man de etraftaki eşyaları kaldırıp etrafa fırlatabiliyordu. Çocuk şok etkisiyle yarı ağlamaklı olacakken hala ona tehditler savuruyordum. Arkadaşlarım beni çağırınca o gazla tüm merdivenleri koşarak çıkıp derse yetişmiştim. Muratcan’ı da bir daha görmedim zaten.
O günün akşamı benim için yine aynı geçiyordu. Şirinler sakızından çıkan yapıştırmaları, bakkaldan aldığım bir postere yapıştırıyordum. Eksik birkaç numara vardı ama poster neredeyse tamamlanmıştı. Ben dikkatlice ipteki şirini yerine yapıştırırken babam odaya girdi. “Amcan sana ne getirmiş bak,” dedi. CD poşetinin içinde renkli bir CD gözüme çarptı. Hemen alıp içini açtım. “Rockman Collection” dedim kendi kendime. “Ankara’dan mı almış?”. “Evet,” dedi babam aceleci bir tavırla içeri geçerken. CD’nin üstüne bir sürü mavili adam resmi vardı. Crash Collection oyunumdan anladığım kadarıyla bu da içinde birden çok olan bir oyundu. Mavili adam çok ilgimi çekti. Yarın sabah tatil olduğuna göre bugün erkenden yatıp sabah kalkar kalkmaz bu oyunu oynamalıydım. Sessizce salona girdim. Annem elinde tuhaf bir fırçayla tahtaları boyuyordu. Televizyonluğun altındaki PlayStation’ın CD yerini açarak Rockman Collection’ı yerleştirdim. “Saçmalama Barkın!” diye bir ses geldi. “Oynamayacağım, sadece koydum,” dedim sert bir tavırla. Ben odama doğru giderken annem hala söyleniyordu. Babam gelene kadar yine tüm gün PlayStation oynadığım için bana kızgındı. Bunda kızacak ne var gerçekten anlamıyorum. Oynarım oynamam, sana ne?
Ertesi gün gözümü nasıl açtığımı bile hatırlamıyorum. Annem salonda yoktu, hava kapalıydı ve evde çıt çıkmıyordu. Sanki her şey oyun oynamam için hazırdı! Hemen televizyonun başına geçtim. Ayak parmağımla PlayStation’ın düğmesine basarak kumandadan AV’ı açtım. İki turuncu üçgen birbirine geçip ekranda “Sony bilmem ne” yazma sesini taklit ettim. Daha sonra PlayStation’ın resmi çıkınca gelen sesi de taklit etmeye çalıştım ama o biraz zor bir sesti. Derken siyah bir ekranla karşılaştım. Rockman 3, Rockman 5 ve Rockman 6 yazıları alt alta listelenmişti. Tahmin ettiğim gibi üç farklı oyunu barındıran bir oyundu bu. İçimden geldiği gibi ortadakini, Rockman 5’i seçtim. En sevdiğim oyun açılışı karşıma geldi; küpler birbirine ışın atıyor, yeşil ışıklar birleşerek CAPCOM yazısını oluşturuyordu. “Capcom çok iyi bir adam,” diye geçirdim içimden. Mega Man Legends 2’nin başında da onun ismi yazıyordu.
Mart başında Barselona'da düzenlenecek olan Mobil Dünya Kongresi yaklaşıyor, yaklaştıkça heyecan da artıyor. Zira MWC 2015'in ünlü cep telefonu üreticileri için bir yıldızlar geçidi olması bekleniyor. Ancak gelen son haberlere göre Sony, bu yıldızlar arasında yer almayabilir. Evet, Xperia Z4'ün ertelenmesi gündemde...
Bu ay başında Las Vegas'ta düzenlenen CES 2015 fuarında kapalı kapılar ardında görücüye çıktığı da iddia edilen Xperia Z4'ün, MWC 2015'te tüketicilere sunulmayacağı iddia ediliyor. Haberin kaynağı ise Xperia ile ilgili tüm gelişmeleri yakından takip eden Xperia Blog. Blog sitesine göre Z4, Barselona'da değil, yaz aylarında tanıtılacak. Elbette bu kesinleştirilmiş bir bilgi değil; Sony tarafından henüz konuyla ilgili bir açıklama yapılmadı. O nedenle Xperia fanları Barselona için nefeslerini tutmayı sürdüreceklerdir.
Çoğu kullanıcı, bilgisayarının içerisinde "RAM" bulunduğundan haberdar olsa da, onun ne olduğunu ve işe yaradığını tam olarak söyleyemez.
Bilgisayarın en kritik parçalarından biri olan RAM, diğer adıyla rastgele erişim belleği, dosyaların hızla yazılıp okunmasına izin veren bir depolama birimidir. Sabit diskler ve diğer diskler, RAM'in yanında çok yavaş kaldıklarından, onun yerini alamazlar. Örneğin düzenlemekte olduğunuz birWord belgesi, bilgisayarınızın RAM'inde depolanır - RAM'in yüksek hızı, yaptığınız düzenlemeleri anında görmenizi sağlar.
RAM'lerin statik ve dinamik olmak üzere iki türü vardır. DRAM'ler kabaca 60 nanosaniyelik erişim süreleri sunarken SRAM, 10 nanosaniyelik erişim süresi sunabilir. Ancak DRAM, çok daha uygun fiyatlı olması nedeniyle daha yaygındır.
Ne kadar RAM'iniz var?
Bilgisayarınızda ne kadar RAM yüklü olduğunu görmek için öne yeni bir Dosya Gezgini penceresi açın. Sisteminizin simgesini bulun (muhtemelen Bilgisayarım adını taşıyacaktır), üzerine sağ tıklayın ve Özellikler'e tıklayın.
Karşınıza bilgisayarınızın özelliklerinin yer aldığı bir ekran gelecek. Burada Sistem bölümü altındaki "Yüklü Bellek" satırını bulun ve karşısında yazan sayıya bakın..
RAM miktarınız, beklediğinizin altındaysa Windows'la ilgili bir sorun yaşıyor olabilirsiniz. Windows'un 32-bit sürümleri, 4GB'tan fazla RAM'i görmediğinden, 4GB'tan fazla RAM'e sahipseniz 64-bit Windows'a geçiş yapmanız gerekecektir.
RAM'inizden en fazlasını almanın yolu
RAM miktarınızı artırmayı düşünmüyorsanız, ondan en iyi biçimde faydalanmanın birkaç yolu var. Görev yöneticisini kullanarak hangi programların daha çok RAM tükettiğini izleyebilirsiniz. Görev yöneticisini açmak için görev çubuğuna sağ tıklayın ve Görev Yöneticisi seçeneğine tıklayın. Açılan pencerede Bellek sütununa bakmanız gerekiyor. Kullanmadığınız programların bol miktarda bellek harcadığını görüyorsanız, onlara ihtiyaç duyup duymadığınızı gözden geçirmenizde fayda olabilir.
En yeni oyunlar için bolca RAM'e ihtiyacınız var
Ne kadar RAM'e ihtiyacınız var?
İhtiyacınız olan RAM miktarını belirlemek için kullandığınız programların RAM gereksinimlerine bakmanızda fayda var. Çoğu giriş seviyesi bilgisayarda bulunan 4GB RAM, işinizi görecektir. Ancak 4GB RAM ile video işleme araçları gibi yüksek yoğunluklu programları çalıştırmayı düşünmeyin. Bugün 8GB RAM, standartlaşmaya başlamış durumda. 8GB RAM'i tercih etmeniz halinde bilgisayarınızı yakın geleceğe de hazırlamış olacaksınız. Ciddi bir oyuncuysanız veya video düzenleme yazılımları kullanıyorsanız, 8GB yerine 16GB RAM düşünmenizde fayda var.
Bu arada, sabit diskinizi bir SSD diske yükseltmenin de PC'nizi hızlandıracağını unutmayın.
ZTE, yeni cebi Blade S6'yı tanıttı. 5 inç boyutunda olan Android'li telefon, serinin önceki ceplerine göre etkileyici güncellemeler içeriyor. Telefon öte yandan fiyatıyla da dikkat çekiyor. 5 inç boyutunda bir ekranın sahibi olan Blade S6, 720p çözünürlüğündeki ekranın yanı sıra yeni nesil işlemciyle gelecek. 64-bit'lik Snapdragon 615 işlemciden güç alan Blade S6, 4G desteği de veriyor. Android Lollipop işletim sistemini kullanan ZTE Blade S6, MiFavow 3.0 isminde kendi arayüzünü kullanıyor. Ön yüzünde 5 megapiksellik ön kamera bulunduran telefon, arka yüzünde ise 13 MP'lik ana kameraya yer veriyor. Telefonun ana kamerasında kullanılan sensörün, OnePlus One ve Xiaomi Mi4'te olan sensör kadar pahalı olduğunu da söylemek gerekiyor. Zira yeni nesil işlemcinin yanı sıra başarılı bir kamera sensörü kullanan telefon, 250 dolar civarı bir fiyatla etiketlendirilecek. Ülkemizde de görme şansımızın olduğu ZTE Blade S6, MWC 2015'te de sahne alacak, ardından da satışa sunulacak.
LG Electronics, LG Styler'ın gelişmiş sürümünü tanıttı. Yeni kompakt ve kolay erişilebilir LG Styler, herhangi bir deterjan kullanmadan kıyafetleri temizliyor. Bu sayede takım elbise, mont gibi bakımı zor olan kıyafetler için en ideal çözümü sunuyor.
Herhangi bir çamaşır makinesine göre çok daha farklı özellikleri olan LG'nin yeni Styler ürünü, hızlı olduğu kadar kolay şekilde giysileri yeniliyor. Styler'ın Koku Giderme özelliği, sigara dumanı, yemek ve ter gibi istenmeyen kokuların kısa sürede giderilmesine yardımcı oluyor. Kullanıcılar istedikleri iki aromadan birini tercih ederek giysilerinin eşsiz bir tazelik kazanmasını sağlıyorlar.
LG'nin popüler yıkama makinelerinde yer alan sıcak akım "Jet Sprey" teknolojisi TrueSteamTMile LG Styler etkili bir temizlenme sağlıyor. Basit bir dokunmatik butonla sıcak akım, bakteri ve mikroplara savaş açarak kıyafetler ve yumuşak oyuncaklarda derin temizlik sunuyor.
Smart Diagnosis™ (Akıllı Teşhis) ve NFC Etkileşim'deki kolaylıklar da LG Styler'ın son modelinde öne çıkan özellikler arasında. Smart Diagnosis™ cihazın bakıma ya da tamire ihtiyacı olduğunda kullanıcıyı akıllı telefon aracılığıyla uyarıyor. Kullanıcılar ürünlerinde bulunmayan programları akıllı telefonlarına yükledikten sonra NFC ile sadece bir dokunuşla Styler'a gönderebiliyorlar.
"Yaşamlarımız yoğunlaştıkça gardıroplarımıza gerekli özeni göstermek daha da zorlaşıyor" diyenLG Beyaz Eşya ve Havalandırma Çözümleri Bölümü CEO'su ve Başkanı Seong-jin Jo şunları söyledi: "Profesyonel temizleme hizmetleri maliyetli olmasının yanı sıra uzun vadede kıyafetlerinize zarar verebiliyor. LG Styler tüketicilerin gardıropları üzerindeki kontrolünü artırmasına yardımcı oluyor. Ayrıca bahsettiğim hizmetlere iyi bir alternatif oluşturarak montlar, süveterler, bluzlar ve diğer hassas kıyafetlerin hem görünüşünü hem de kişi üzerindeki hissiyatını en iyi seviyeye getiriyor."
Philips'in C-Line serisi altında sunduğu 275C5 model isimli monitörü, özellikle tasarımıyla göz dolduruyor. Artık monitörlerde neredeyse standart hale gelmiş olan siyah ve gri renklere beyaz renkle bir farklılık getirmeyi başaran monitör, bunun yanında ilginç bir özellik de gösteriyor.
Philips monitörlerinin marka lisansı MMD ortaklığında çalışılan 275C5 modeli, 27 inçbüyüklüğünde bir ekranın sahibi. Full HD görüntü desteği sunan monitör, AH-IPS panel kullanıyor. Böylece 178 dereceye kadar geniş görüş açısı sunabilen monitörün W-LED arka aydınlatmaları kullandığını da söyleyelim.
Renk canlılığıyla oldukça beğendiğimiz monitör, SmartImage ile izlediğiniz görüntüye uygun optimize ayarları seçebilmenizi sağlıyor. Fotoğraf, film, oyun, ekonomi gibi farklı modlar bu başlık altında sunuluyor. Monitör, tepki süresiyle ise tipik 14 ms gösteriyor. Fakat bu değeri SmartResponse teknolojisiyle 5 ms'ye indirgeyebiliyor.
Bluetooth destekli
Philips, beyaz renkli plastik bir gövdeye sahip. Geniş ekranın hemen altında daire şeklinde bir stant üzerinde duran monitör, burada bir hoparlör de konumlandırıyor. Stant üzerindeki ızgaralar altına gizlenmiş 7 watt'lık iki hoparlör bulunuyor. Bu hoparlörün asıl esprisi ise Bluetooth destekli olması. Monitörün sağ alt köşesinde yer alan menü butonları arasında Bluetooth butonuna basarak aktif hale getirebildiğiniz Bluetooth özelliği, çevre cihazların monitöre bağlanabilmesine imkan tanıyor. Böylece cep telefonunuzu veya tabletinizi monitöre bağlayabiliyor ve monitörün hoparlörünü bu şekilde de kullanabiliyorsunuz.
Philips 275C5'in diğer bir dikkat çeken özelliği ise MHL desteği sunması. Böylece cep telefonu ve diğer mobil cihazları monitöre doğrudan bağlayabiliyor ve içerik paylaşımı yapabiliyorsunuz. Yine monitörün bağlantıları arasında iki HDMI ve VGA girişi de bulunuyor. Ancak bunlar arasında herhangi bir USB bağlantı noktası göremiyoruz.
Tekno Yarış Notu: %79
+Görüntü kalitesi
+Çift HDMI/MHL
+Tasarım
+Bluetooth destekli hoparlör
−USB portu yok
−Yüksek fiyat
Sonuç
Philips 275C5 modeli, beyaz renkli tasarımıyla görsel anlamda iyi bir monitör. Öte yandan 27 inç Full HD ekranıyla görüntü kalitesiyle de beğendiğimizi söyleyelim. Ekranın altındaki Bluetooth destekli hoparlörse, monitöre hareket katıyor. Görsel performansa yeniden dönecek olursak, monitörün özellikle Flicker Free adı verilen titreşimi engelleyen özelliğiyle gayet stabil bir performans sunduğunu söyleyebiliriz.
Philips 275C5'e alternatif olarak Asus VS278H'yi önerebiliriz. Monitör 1 ms tepki süresiyle ve uygun fiyatıyla dikkat çekiyor.
Kimler almalı?
Şu sıralar bir monitör arayanları görüntü anlamında tatmin edecek olan Philips 275C5, ayrıca ek özellikleriyle de kullanıma farklılık arayanların ilgisini çekebilir.
Oyunculara özel aksesuarlar aldı başını gidiyor. Klavyeler, fareler, kulaklıklar, kontrolcüler sürekli güncellenmekte ve daha fazla sayıda firma bu alana girmekte. Yıllardır kulaklık alanına odaklanan ve adı Bluetooth kulaklıklarla özdeşleşen Plantronics'in oyunculara özel geliştirdiği RIG adlı kulaklığın özelliği, oyunlar dışında mobil cihazlarla birlikte kullanıma da izin veren esnek yapısı.
Kafa çevresini saran kulaklığın hoparlörleri ve bunlara ait süngerler geniş olduğu için dış sesler iyi biçimde izole ediliyor, kafanızı veya kulaklarınızı acıtmıyor. Konforlu yapıdaki kulaklığı uzun süre kullanmak rahatsızlık vermiyor ama kulaklığın biraz büyük göründüğünü belirtelim.
Kablolu yapısına ve stereo ses çıkışına kıyasla fiyatı biraz fazla kaçıyor ama esnek yapısı ve başarılı ses performansıyla kendini affettiriyor. Sade görünen RIG, beyaz ve siyah renk seçenekleriyle sunuluyor.
Çok oyunculu oyunlara uygun
Kulaklığın üstünde herhangi bir kontrol düğmesi yok ama sol kısma denk gelen bağlantı fişine sunulan iki ayrı kablodan birini bağlayabilirsiniz. Kablolardan birinin ucunda bükülebilir mikrofon yer alıyor ve çok oyunculu oyunlar için ideal hale geliyor. Diğeriyse kablo üstünde ufak bir mikrofon içerip akıllı telefonlar için uygun görünüyor.
Kulaklıkla birlikte gelen mikser ise RIG'in beynini oluşturuyor. Bu kulaklığa yatırım yaptığınızda onu sadece bilgisayarda kullanmak zorunda değilsiniz. Yuvarlak biçimli mikseri masanıza yerleşip bilgisayar, PS4, PS3, Xbox 360, tablet ya da akıllı telefondan gelen sesi yönetebilirsiniz. Bu sayede, bir yandan oyun oynarken bir yandan da farklı bir kaynaktan gelen müziği dinleyebilir, hangisinin sesinin ne kadar çıkacağını kendiniz belirleyebilir, hatta telefon gelirse hemen konuşmaya başlayabilirsiniz.
Tekno Yarış Notu: %81
+Çoklu kullanım senaryoları
+Ses kalitesi
+Kapsamlı mikser
+Konforlu tasarım
−Fiyatı daha uygun olabilirdi
Sonuç
RIG'ın adeta beyni olan mikseri kullanarak tek platform üzerinden çevre cihazlarının seslerini yönetebilme fikri gerçekten oldukça hoş. Öte yandan ses kalitesi ve tasarımıyla da ilgi çekici olan Plantronics RIG, oyuncular tarafından incelenebilir.
Plantronics RIG'in fiyatı ise 313 TL civarında.
Alternatif
Plantronics RIG'e alternatif olarak yine benzer bir model olan Asus'un Strix DSP modelini önerebiliriz.
Kimler almalı?
Plantronics RIG, özellikle çoklu oyunculu oyunları oynayanlar tarafından yakından incelenebilir.
Microsoft'un Android'in popüler ROM geliştiricisi Cyanogenile ilgilendiğine dair bir rapor, geçen sene Ağustos ayında ortaya çıkmıştı. Ancak Cyanogen Ekim'de Google'dan gelen teklifi geri çevirdiğinden bu yana konu hakkında herhangi bir gelişme olmamıştı.
Wall Street Journal'dan gelen yeni bir rapor ise Microsoft'un Cyanogen'e bir miktar (70 milyon dolar) yatırım yaptığını söylüyor. Microsoft, son aylarda yazılımlarını diğer platformlara da açmaya başladı. Örneğin Android'deki Office uygulaması, beta aşamasından yeni çıktı. Firma şu sıralar Windows 10'un telefon ve PC sürümü üzerinde çalışsa da, potansiyel fırsatları kaçırmak istemiyor.
Microsoft'un Cyanogen'e yaptığı yatırımın miktarı çok yüksek olmasa da bu, firmanın yeni fırsatlar üretmesine, hatta CyanogenMod yayınlarının içerisine kendi yazılımlarını ön-yüklemesineolanak tanıyabilir.
Anlaşılan o ki Windows 10 yayınlanmak üzere de olsa Microsoft, yazılımlarını tüm platformlara getirme konusunda kararlı. Firmanın Cyanogen yatırımının tam olarak nasıl bir etki yaratacağını ise zaman gösterecek.
İnternete ve dünyaya açılan ekranlar, akıllı telefonların en önemli bileşenleri arasında yer alıyor. Ekranları tarif eden birçok teknik terim var, ancak bu terimler bazen kafa karıştırıcı olabiliyor. Mobil ekranlar için OLED, AMOLED, LCD, TFT, TN gibi kısaltmalara ve fazlasına rastlamanız mümkün. Bu kısaltmaların ne anlama geldiğini öğrendiğinizde ise, kendiniz için en uygun ekranı daha kolay bulabileceksiniz.
OLED ve LCD
Bugünkü üst seviye telefonların hepsi, bu iki teknolojinin bir sürümünü kullanıyor. OLED ve LCD'nin birbirlerine farklı alanlarda üstünlükleri bulunduğundan, "OLED çok daha iyi" veya "en iyisi LCD'dir" gibi bir şey söylemek doğru olmayacaktır.
OLED (veya AMOLED) ve LCD ekranların güç tüketim yöntemi oldukça farklıdır. LCD, (çoğu zaman) beyaz ışık sağlayan bir arka ışığa sahipken AMOLED'de organik bir materyalden oluşan katman kullanılır ve her piksel bağımsız olarak aydınlatılır. LCD'lerde ışık, polarize filtrelerden ve likit kristal katmandan geçer. Arka ışık her zaman yandığından, siyah bölümlerde ışığın yandığını fark edersiniz.
LED ekranlar çok canlı renkler sunarken AMOLED'ler ekranlar, siyah renkler konusunda oldukça başarılıdır.
LCD kısaltmaları: TN, IPS, IGZO, TFT
Konu LCD olduğunda birçok kısaltmayla karşılaşmanız olası. IPS ekranlar genellikle yüksek renk doğruluğuna ve en iyi görüş açılarına sahip üst seviye bilgisayarlarda kullanılır. IPS (in-plane switching) ve TN (twisted nematics), TFT (thin-film transistor) ekranların birer alt-türüdür.
Apple'in iPhone'ları, iPhone 4'ten bu yana IPS LCD ekranları kullanıyor. Benzer ekranlar, Android'li telefon üreten HTC, LG ve diğer üreticiler tarafından da kullanılmakta. TN ekranlar ise, IPS'nin gerisinde kaldığından daha çok alt seviye cihazlarda kullanılmaktalar.
Adını üretildiği yarıiletken maddelerden alan IGZO (Indium Gallium Zinc Oxygen) ekranlar, "backplane" adında, ekrandaki tüm pikselleri kontrol eden bir bileşenle çalışır. Hem OLED, hem de LCD'yle çalışabilen IGZO, cihazlara daha iyi görüntü kalitesi ve verimlilik sağlayabiliyor. Ekran testleriyle tanınan DisplayMate, iPad Air'in IGZO LCD backplane'i sayesinde güçten yüzde 57 tasarruf ettiğini söylüyor. Yani kısacası IGZO, üzerine eklendiği ekran için ek avantajlar sağlıyor denebilir.
Android tabletler, uzunca bir zamandır hayatımızdalar. Her biri iPad katili olarak yola çıksa da, bu tabletlerin çok azı gerçekten iPad'e rakip olmayı başardı. Pek çoğu ise, tarihe gömülüp yok oldu; gitti...
Bu yazımızda, Android tablet tarihine son 4 yıllık dönemde damgasını vuran, bazıları halen satın alınabilen 9 unutulmaz cihazı hatırlatmak istedik. İlk sıradaysa, tabii ki Google'ın Nexus 7'si yer aldı.
Nexus 7 (2013 Edition)
Asus tarafından Google'ın talepleri doğrultusunda üretilen Nexus 7'nin 2013 sürümü, dünyanın parasını harcamadan da satın alınabilecek kaliteli Android tabletler olduğunu ispatladı. 1.5 Ghz'lik dört çekirdekli Snapdragon S4 Pro işlemci seti, 2GB DDR3L belleği, 16-32 GB depolama kapasitesi, 7 inç'lik 323 ppi piksel yoğunluğundaki 1080p ekranı, son derece başarılı 5 megapiksel arka kamerasıyla, elimizde bugün için bile oldukça etkileyici bir tablet var.
Android 4.4 KitKat ile gelen Nexus 7'nin, şimdilik sadece Wi-Fi sürümü için Android 5.0 Lollipop güncellemesi mevcut. Slimport sayesinde HD çözünürlükte görüntüyü dışarı aktarabilen Nexus 7 övgüyü hak ediyor.
Editör Yorumu:
Snapdragon4 Pro işlemcisi, dört çekirdekli Adreno 320 grafik işlemcisinin gücü, boyutları ve Android 5.0'a güncelleme olanağı ile beraber, bugün için bile oldukça iyi bir Android tablet.
Sony Xperia Tablet Z
Sony Xperia Tablet Z
Sony'nin ülkemiz sınırları içine giriş yapması biraz zaman alan, etkileyici Android tableti... Kutudan çıkarttığınız anda bir Sony Xperia klasiği olarak tasarımına aşık olabileceğiniz bu tablet, 1080p çözünürlük ve 224 ppi piksel yoğunluğundaki 10.1 inç'lik ekran, tıpkı Nexus7'de olduğu gibi 1.5Ghz'lik Snapdragon4 Pro işlemci, 2 GB RAM, MicroSD kartla arttırılabilen 16/32GB kapasitesi ve 8MP'lik Exmor R kamerası ile geliyor. Yine bir Sony Xperia klasiği olarak bir metre derinliğindeki suda, bir saate kadar su geçirmeyen (su geçirmez kapakların takılı olması şartıyla), toz dayanımı üst düzeydeki IP57 standartlarındaki gövde, dönemi için 10.1 inç tabletler içinde en ince olanlarından biriydi. Bugün de bu ünvanını koruyor.
Xperia Tablet Z üzerinde Android 4.1 ile gelmesine rağmen 4.4.4 KitKat'a güncellenmiş durumda. Ancak piyasaya gürüş fiyatının çok yüksek olması, gördüğü ilgiyi azaltan etkenlerden biri olmuştu.
Editör Yorumu:
Ülkemize biraz geç girmiş olmasına, oldukça pahalı olmasına ve Z2 modelinin hali hazırda mevcut olmasına rağmen özellikler açısından geride kalmayan, aksine toz koruması, su geçirmezliği ve Playstation Suite'e direkt ulaşımı gibi konularda fark yaratabilen, kalite açısından Android tabletlerin ulaştığı üst seviyeyi temsil eden bir cihaz.
Nexus 10
Google'ın 2012 yılında Samsung ile güçlerini birleştirme yoluna giderek ürettiği bu 10.1 inç tablet, her ne kadar tasarımı göz doldurmasa da, 300ppi'lik piksel yoğunluğu ve 2560 x 1600 piksel çözünürlüğü ile, 10.1 inç tabletler içinde görebileceğiz en kaliteli ekranlardan birine sahipti. Hatta bugün bile, Nexus 10'un ekranına ulaşabilen tablet sayısı çok fazla değil.
Nexus 10 beraberinde 1.7Ghz'lik çift çekirdekli ARM Cortex A15 işlemci, 2 GB RAM, 5 MP arka kamera ve eğer isterseniz 5.0.1 Lollipop'a upgrade edebileceğiniz Android 4.2.2 Jellybean ile geliyor. Donanım bugün için biraz sıradan kalıyor ama ona yüklediğiniz herhangi bir görevi yaparken, yine de oldukça hızlı ve akıcı çalıştığını belirtelim.
Kapasitesinin arttırılamıyor olması veya 3G seçeneğinin sunulmaması bir eksiklik olsa da, ucuzlayan fiyatıyla halen dikkat çekmeyi başaran bir model...
Editör Yorumu:
Nexus 10, zamanı için piyasadaki en iyi Android tabletlerden biriydi. Tasarımı cezbedici olmasa da fiyat düzeyi sayesinde iPad'e oldukça kuvvetli bir alternatifti ve harcadığınız her kuruşu da hakediyordu. Bugün 500 TL seviyesinde halen bulunabiliyor ve bu yeni fiyatını da fazlasıyla hak ediyor. Fiyat düzeyi yanında Lollipop 5.0.1 güncelleme desteği ve son derece kaliteli ekran, tabletin en kuvvetli yanları arasında.
Asus Transformer Pad TF701T
Asus Transformer Pad TF701T
Beraberinde ek klavyesi ile gelen Transformer Pad TF701T, birkaç özelliği biraz daha parlatılmış olsa zirveye oynayabilecek kalitedeki ürünlerden biri; basitçe bir tabletten isteyebileceğiniz her şeye sahip.
1.9 Ghz hızındaki Tegra 4 işlemci ile gelen ürün 2 GB RAM'e ve MicroSD kartlar ile 128 GB'a kadar arttırılabilen 32/64GB'lık kapasite seçeneklerine sahip. 300ppi pixel yoğunluğundaki LED-aydınlatmalı ekran 2560x1600 gibi muhteşem bir çözünürlük sağlıyor ve oldukça iyi performans veren 5 MP'lik autofocus özellikli bir kamera da paketin etkileyiciliğini arttırıyor.
Android 4.2.2 Jellybean ile gelen Transformer Pad şimdilik sadece 4.4'e upgrade edilebiliyor ancak iyi haber, Cyanogenmod 11 ve üzeri destekleniyor. Bugün halen piyasada bulunabilen cihazın performansı ise, güncel uygulamalar için bile yeterli seviyede.
Editör Yorumu:
Zamanı için üst sınıf bir Android tabletten beklediğimiz her şeye sahip olan Transformer Pad, bu günlerde oldukça uygun bir fiyat etiketine de sahip. Tabletleri genellikle internette sörf yapmak veya video izlemekte kullandığımız bu günlerde cihazın gücü kadar ekran çözünürlüğüne de şapka çıkartmak gerekiyor. Eğer uygun fiyata, yüksek kalitede bir tablet almayı düşünüyorsanız bu ürünün listenizin en üstlerinde olmaması için hiç bir sebep yok; 1 yaşını geçmiş olsa bile...
Tıpkı bir önceki modeli Fire HD gibi, şu anda ülkemiz sınırları içinde ulaşmanın pek mümkün olmadığı, rekabetçi fiyat düzeyi ve kalitesi ile buraya eklemek zorunda hissettiğimiz bir model.
2013 yılı sonunda piyasaya sürülen tablet, Android temelli Fire OS3 ile geliyor ve OS 4 sürümüne güncellenebiliyor. Üzerinde 2.2 Ghz'lik dört çekirdekli Snapdragon 805 işlemci ile gelen model 2 GB RAM'e ve 16/32/64GB'lık kapasite seçeneklerine sahip. Hem 7 inç, hem de 8.9 inç sürümleri bulunan Kindle Fire HDX minimum 323ppi'lik piksel yoğunluğuna sahip kaliteli HD ekranı ile, zamanında beklentileri oldukça yükseltmişti.
Bir e-book'un kullanım rahatlığını tabletin gücü ile birleştiren Fire OS, aynı zamanda Mayday butonu adında oldukça keyifli bir özelliğe de sahip. Bu butonu kullanarak kısa sürede bir operatöre bağlanıp Kindle Fire HDX hakkında hemen her konuda teknik destek alabilmeniz mümkün.
Editör Yorumu:
Ülkemizde resmi satışı hiç olmadı ama daha önce e-book'lar sayesinde Amazon dünyasına adım atan kullanıcılar için muhteşem bir seçenek. Donanımı ise, bugünün şartları için son derece yeterli.
Samsung Galaxy Note 10.1 (2014 Edition)
Samsung Galaxy Note 10.1 (2014 Edition)
Samsung, Note serisi tabletlerin ikincisi olan bu modeli 2013 sonuna doğru piyasaya sürerken en fazla üzerinde durduğu özelliği, tabii ki ürünün yanında verilen stylus kalem, yani S Pen olmuştu.
Dört çekirdekli, 1.9 Ghz hızındaki Exynos 5420 işlemciye, 3 GB RAM'e, MicroSD ile kapasitesi arttılabilen 16/32/64 GB kapasite seçeneklerine sahip olan Galaxy Note 10.1, 2560x1600 çözünürlükte görüntü veren bir TFT ekrana ve 8 MP kameraya sahip olmasıyla rakipleri içinde öne çıkıyordu; doğruyu söylemek gerekirse halen de çıkıyor...
Editör Yorumu:
Önceki sürümün işçilik kalitesi ve rakiplerine göre zayıf kalan ekranı 2014 Edition modelinde birer artıya dönüşmüş. Beraberinde gelen S Pen kesinlikle denemeniz gereken bir keyif. 1 yaşını geçmiş de olsa, düşen fiyatıyla, kesinlikle değerlendirilmesi gereken bir tablet...
Tıpkı Galaxy Note 10.1 - 2014 Edition gibi, Samsung'un Galaxy Note ailesinin ikinci dalgasını temsil eden Galaxy Note 8.0, son derece hafif olması, tek elinizde tutup iki parmağınız ile kontrol edebilme kolaylığı gibi son derece keyifli özellikler ile beraber geliyor.
1.6 Ghz'lik dört çekirdeki Exynos 4412 işlemci, 2 GB RAM ve genişletilebilen 16/32 GB kapasite seçenekleri ile sunulan tablet, 720p çözünürlüğünde görüntü veren TFT ekrana sahip. iPad Mini ve Nexus 7C ile hemen hemen aynı ebatta olan tablet 189ppi'lık piksel yoğunluğu ile bu alanda iPad Mini'nin önünde yer alıyor.
Galaxy Note 8.0 piyasaya Android 4.1.2 kurulu olarak, 2013 yılı başında sürülmüştü. Ve şu anda Android 4.4.2 güncellemesi mevcut. Gerçek manada cihazı eleştirebileceğimiz tek nokta, 5 MP'lik arka kamerasında flaş bulunmaması. Ama bunun dışında tablet, kolay taşınabilir bir cihaz arayanlar için, uygun fiyatı da eklendiğinde, halen önemli bir alternatif...
Editör Yorumu:
7 inç tabletleri küçük bulan, 10.1 inç tabletleri ise Obradovic'in taktik tahtasına benzetenler için son derece ideal olan boyutları, Note 8.0'ı piyasada albenisi en yüksek tabletlerden biri haline getirdi. Android 5.0 Lollipop desteği sunulmamış olmasına rağmen, iyi bir 8 inç alternatif olmayı sürdürüyor...
Asus Transformer Pad TF300T
Asus Transformer Pad TF300T
Transformer Pad TF300T, büyük ağabeyi Transformer Prime'dan daha ucuz fiyata 12 saat batarya ömrü, 4 çekirdekli Tegra 3 işlemci ve 10.1'' ekran sunuyor.
1.3 Ghz'lik Tegra 3 işlemcisinin yanında cihaz, 1 GB RAM, 16/32 GB harfıza seçenekleri ve 149ppi piksel aralığına sahip 720p çözünürlüğündeki 10 inç ekran, 8 MP'lik autofocus özellikli kamera ile geliyor. Bugün için yetersi kalacağı kesin ama bu özellikler, 2012 yılı için son derece iyi sayılıyordu.
Tabletin aldığı son güncelleme, Android 4.2 olmuştu. Bugün piyasada bulmanız neredeyse imkansız ama bu durum, tabletin unutulmazlar arasına girmesi için bir engel değil.
Editör Yorumu:
Bugünün şartlarında bir performans canavarı olmadığı ortada. Ama zaten listemizdeki en eski tabletlerden biri TF300T ve bugün piyasada bulunması neredeyse imkansız. Ancak Asus'un, tabletlerin de çok şık olabileceğini ispatladığı model olarak unutulmazlar arasındaki yerini alıyor.
Galaxy Tab 10.1'in piyasaya direkt olarak iPad 2 katili olarak sürüldüğü günler daha dün gibi, lakin zaman geçiyor ve 2011 yılına ait bu model artık zirveye aday gösterilebilmek için çok fazla yaşlandı. Apple'ın iPad 2 tanıtımında üzerinde durduğu 'incelik' konusunda dahi rakibini geride bırakan ve Tegra 2 işlemcisiyle teknik açıdan da karşısında dik durabilen bu modeli şu an bulmanız mümkün değil; bulsanız da çok iyi bir performans alamayacağınız kesin.
1Ghz'lik çift çekirdekli Tegra 2 işlemcisi yanında 1 GB RAM, 16/32/64 GB kapasite seçenekleri, 149ppi piksel yoğunluğu, 720p çözünürlüğündeki Super PLS ekranı yanında 8 MP'lik kamera seçeneğine sahip model, Android 4.0.4 Ice Cream Sandwich ile yolun sonunu gördü.
Editör Yorumu:
Listemizdeki 9 tablet arasında en eskisi... Ama Galaxy Tab serisinin başlangıcını temsil ediyor ve bu açıdan son derece önemli bir cihaz.
